Keşfet

Hayattan umudunu kesmiş olan Mirai Kakehashi, mezuniyet gününde intihar etmeye karar verir. Ancak son anda, kendisini kurtaran bir melek olan Nasse tarafından hayata döndürülür. Nasse, Mirai’ye özel güçler verir ve ona bir teklif sunar: Tanrı’nın yerini alacak kişiyi belirlemek için yapılan ölümcül bir yarışmanın katılımcılarından biri olmuştur. Toplam 13 kişi, farklı meleklerle birlikte bu yarışa katılır. Kimi iyilik için savaşırken, kimi ise karanlık arzularının peşindedir.

Ana karakterimiz Seiichi Hiiragi, okulda sürekli dalga geçilen ve dışlanan, kilolu ve içine kapanık bir gençtir. Bir gün tüm okuluyla beraber başka bir dünyaya (isekai) çağrılırlar. Ama Seiichi, yanlışlıkla sınıfından ayrı düşer ve tek başına bir ormanda hayatta kalmaya çalışır. Bu sırada “Evrim Meyvesi” adında gizemli bir meyve yer… Ve bu meyve sayesinde vücudu, gücü, yetenekleri — her şeyi gelişir (OP olur). Hem fiziksel olarak değişir, hem de maceraları sırasında yeni dostlar (ve hayranlar) kazanır.

Jimihen!!: Jimiko wo Kaechau Jun Isei Kouyuu!!, iş yerinde sessiz, sade ve göz önünde olmayan biri olarak tanınan ofis çalışanı Rena Yukuhashi ile aynı şirkette çalışan yakışıklı meslektaşı Ryouhei Hachiyanın, bir iş gezisinde birlikte zaman geçirmeleriyle gelişen beklenmedik yakınlaşmayı konu alır. Ryouhei, Rena’nın dış görünüşünün ardında bambaşka, çekici bir yönü olduğunu fark eder ve ikisi arasında gizli bir ilişki başlar. Seri, gündelik ofis ortamı ile gizli romantizmi birleştirerek yetişkinlere yönelik kısa bölümler halinde tutkulu bir ilişkiyi işler.

Mars Red, vampir temalı bir dönem animesidir ve 1920lerin Taisho dönemi Japonyasında geçer. Hikâye, vampir nüfusunun artmasıyla birlikte bu tehdidi kontrol altına almak amacıyla kurulan özel bir askeri birlik olan Code Zero etrafında şekillenir. Bu birim, vampirlerle savaşmak için yine vampirlerden oluşan bir ekipten yararlanır. Birliğin başına getirilen General Yoshinobu Maeda, geçmişiyle yüzleşirken hem insanlığı hem de vampirleri korumaya çalışır. Politik entrikalar, kimlik arayışı ve varoluşsal sorgulamalar eşliğinde ilerleyen Mars Red, tiyatral anlatımı, melankolik atmosferi ve gotik unsurlarıyla dikkat çeken, klasik vampir mitolojisine farklı bir bakış sunan bir yapımdır.

*Ijiranaide, Nagatoro-san* (Don’t Toy With Me, Miss Nagatoro), romantik komedi ve slice-of-life türünde bir anime. Utangaç bir lise öğrencisi olan Senpai, kendisinden küçük ama enerjik ve yaramaz bir kız olan Nagatoro’nun alaycı şakalarına maruz kalır. Zamanla ikili arasında eğlenceli ve romantik bir bağ gelişir.

San Magnolia Cumhuriyeti, komşu Gidian İmparatorluğu’nun Lejyon olarak bilinen insansız hava araçları (Dron) tarafından kuşatılmıştır. Yıllarca süren özenli çalışmalardan sonra, Cumhuriyet sonunda tek taraflı mücadeleyi zayiatsız bir savaşa çevirmek için, ya da en azından hükümetin iddia ettiği buydu, kendi otonom hava araçlarını geliştirdi. Gerçekte ise kansız savaş diye bir şey yoktur. Güçlendirilmiş duvarların ötesinde Seksen Altı cumhuriyet bölgesini koruyan ve ‘varolmayan’ Seksen Altı bölgesi uzanır. Terk edilmiş bu bölgenin genç erkek ve kadınları Seksen Altı olarak damgalanır ve insanlıklarından sıyrılıp savaşta ‘insansız!’ hava araçlarına pilotluk yaparlar. Shinn, savaş alanında genç Seksen Altılıların bir müfrezesinin eylemlerini yönetiyor. Lena ise özel haberleşme denetimcisi. Bu ikisinin şiddetli ve hüzünlü veda hikayesi başlıyor!

Miko Yotsuyanın gözleri telefonundaki tek bir noktaya odaklanmaktan sulanmaya başlamıştı. Karşısındaki akıl almaz derecedeki korkunç canavarı görmezden gelirken canavarın ağzından şu sözler çıktı Beni görebiliyor musun? Eskiden Miko alçakgönüllü lise günlerinin tadını çıkarırken normal bir kızdı. O kederli günden beri insanların arasında dolaşan görünmez canavarları görebilen tek kişi o. Miko cesur bir karar alıp kendisine ne olursa olsun o canavarların varlığını kabul etmeme sözü verir. Onlar yokmuş gibi davransa da onların insanları nasıl rahatsız ettiklerini görebilmektedir. En iyi arkadaşı Hana Yurikawa dahil, insanları bu canavarların korumak için bir yandan lise hayatına devam eder bir yandan da onu göz yaşlarına boğsalar da bu canavarlar ile yüzleşir.

**Shadows House**, siyah isli bedenlere sahip gizemli Gölge ailesi ve onlara hizmet eden Canlı Bebeklerin yaşadığı malikanede geçer. Emilico adlı bir hizmetçi, efendisi Kate ile birlikte bu garip evdeki sırları keşfederken kimliklerini ve evin ardındaki karanlık gerçeği sorgulamaya başlarlar.

Badminton tutkusu olan Park Tae-yang ve Park Tae-joonun hikayesini anlatan bir spor romantizmi dizisidir. Tae-yang, spora tutkuyla bağlıyken, Tae-joon badmintonu daha profesyonel bir yaklaşımla görür. İkili, karışık çiftler olarak mücadele ederken aşk, rekabet ve dostluk gibi temalar ön plana çıkar. Dizi, badmintonun heyecanını ve karakterlerin gelişimini konu alıyor.

Ana karakter Shinpei Ajiro, çocukluk arkadaşı Ushio Kofune’nin ölüm haberini alıp doğduğu ada olan Hitogashima’ya döner. Başta normal bir ölüm gibi görünse de, olayların ardında gizemli ve doğaüstü güçlerin olduğunu fark eder. Ada halkı, “gölge” adını verdikleri kopyalanmış insanlarla karşı karşıyadır. Shinpei, zamanın belli noktalarında geri sarıldığını keşfeder ve bu yeteneği kullanarak adanın yok oluşunu engellemeye çalışır.

Izumi, hayatı talihsizliklerle dolu bir lise öğrencisidir. Küçüklüğünden beri eve hep yara bere içinde gelirdi. Bu şanssızlığından dolayı günleri hep talihsiz olaylarla geçiyordu- ta ki Shikimori ile çıkmaya başlayana dek. Shikimori her bakımdan harika bir sevgili; tatlı sevimli ve Izumi’ye inanılmaz derecede aşık. Ancak Shikimori’nin çekiciliği her zaman geçerli değil. Bazen olabilecek en havalı ama korkunç kıza dönüşüyor. Shikimori’nin talepkâr mevcudiyeti ve Izumi’nin iyiliği için gösterdiği o içten ilgisi Izumi’nin nefesini kesiyor. Hem tatlı hem de havalı olan Shikimori’nin hayatına girmesiyle birlikte Izumi’nin talihsiz günleri son buluyor. İkisini de mutlu ve huzurlu günler bekliyor.

Komura, okul yılına sınıfta yeni bir koltuk komşusu olan gözlüklü Mie ile başlar. Çok geçmeden, gözlüklerini hep unutan tuhaf sınıf arkadaşına şiddetli bir âşık olmaya başlar! Bu, Komura'nın Mie'yi daha iyi tanıması için ideal olsa da, zavallı kalbi hoşlandığı kızla yakın ve kişisel olmanın günlük stresinden vazgeçecek mi?!

Dünyanın en gelişmiş yedi robotu, insan müttefikleriyle birlikte birer birer öldürülür. Çok geçmeden, Müfettiş Gesicht kendisinin de tehlikede olduğunu anlar.

Kyoutaro Ichikawa, ortalama bir ortaokul öğrencisi gibi görünebilir ama içten içe cinayet hayalleri kuran birisidir. Bu nedenle, en çok öldürmek istediği kişinin, yani sınıfın idolü Anna Yamadanın onun aklından asla çıkmaması şaşırtıcı değildir. Çok sevdiği okul kütüphanesinde tek başına kitap okurken, çok sevdiği şekerlemeleriyle karnını doyuran Yamada ile farkında olmadan görüşmeye başlarlar. Etkileşimleri sayesinde Ichikawa, Yamadanın ne kadar dalgın biri olduğunu anlar ve onu desteklemekten başka çaresi kalmaz. Bu sırada Yamada, telaşlı tepkileri nedeniyle Ichikawa ile acımasızca dalga geçer durur. Bir dizi iç açıcı günlük etkileşimle, ikisi arasındaki uzak bağ, kütüphane tanıdıklarından daha fazla bir şeye dönüşür. Belki de zamanla Ichikawa, öldürücü arzularının tamamen başka bir şeye dönüştüğünü fark edecektir.

Kısa süre önce terk edilen Akane, erkek arkadaşıyla oynadığı oyunu bırakmak üzereyken aynı RPGde Yamada ile tanışır. Yamadanın gerçek hayatta bir efsane olduğu ortaya çıkar. Tek sorun, onun SADECE oyunla ilgileniyor olmasıdır. Akanenin duyguları büyüdükçe, Yamadanın odağı oyunda kalacak mıdır?

Bir iblis tarafından büyütülen Akuma-kun ve yarı insan ortağı Üçüncü Mephisto, paranormal dedektifler olarak çalışarak çeşitli cinayetleri ve gizemleri çözerler.

Hikaye, medyum olma yeteneğine sahip Keitarou Gentouganın etrafında dönüyor. Ortaokulda, başka birini ruh bulundurma olayına bulaştırdı ve iki yıldan fazla bir süredir kapalı durumda. Kendini özel öğretmen olarak topluma yeniden tanıtırken, Yayoi Houzuki adında dahi bir kızla tanışır. Yayoi, Keitarounun bir ruh medyumu olarak yetenekli olduğunu anında anlayabilir ve Keitarouyu kendisiyle birlikte perili bir yere gitmeye davet eder. İkili daha sonra kötü ruhları yakalayarak yolculuklarına başlar.

19. yüzyılın sonlarında, doğaüstü varlıkların — vampirler, hayaletler ve ölümsüzler — var olduğu alternatif bir dünyada geçmektedir. Hikâyenin merkezinde, kafası kesilmiş ama hâlâ yaşayan ölümsüz bir kız olan Aya Rindo, onun sadık yardımcısı Tsugaru Shinuchi ve hizmetçileri Shizuku Hasei yer alır. Aya, kendi bedenini geri kazanmak ve onu bu hale getiren kişiyi bulmak için Avrupa’yı dolaşırken aynı zamanda gizemli cinayetleri çözerek dedektiflik yapar. Aya’nın zekâsı ve Tsugaru’nun doğaüstü dövüş yetenekleri sayesinde ekip, çeşitli doğaüstü olayların ve suçların arkasındaki gizemleri çözer. Hikâye boyunca Drakula gibi tanıdık karakterler, dünya dışı suçlular, çılgın bilim insanları ve diğer dedektif figürleri ile karşılaşılır.

2024 yılında, Japonyanın harabeleri arasında korkunç canavarlar pusuda beklerken, geri kalan insanlar hayatta kalmak için ellerinden geleni yapıyor. Kiruko, ölmek üzere olan gizemli bir kadının Maru adlı bir çocuğu Cennet denen bir yere götürme ricasını kabul eder.

Krallığın en prestijli şekerkamışı işçiliği olan “Silver Sugar Master” unvanını kazanmak isteyen genç kız Anne Halford, annesinin ölümünden sonra hayalini gerçekleştirmek üzere yola çıkar. Ancak bu dünyada periler insanların kölesidir — insanların onları kontrol etmek için kanatlarını ellerinde tuttuğu bir düzen vardır. Anne, kendisine koruma olması için Challe Fen Challe adında yakışıklı ama asi bir savaş perisini satın alır. Fakat diğer insanlardan farklı olarak, Anne perilere birer “eşya” değil, “canlı” olarak davranır. Bu da zamanla Challe ile arasında özel bir bağ kurulmasına yol açar.