Keşfet

Tonari no Kaibutsu-kun (My Little Monster), ders çalışmaya takıntılı, asosyal bir öğrenci olan Shizuku Mizutani ile okulun en belalı öğrencisi olarak bilinen Haru Yoshidanın beklenmedik bir şekilde bir araya gelmesiyle başlayan eğlenceli ve duygusal bir hikayedir. Shizuku, Harunun okul notlarını getirmesi için görevlendirilir ve bu durum, ikisi arasında tuhaf bir ilişki kurulmasına yol açar. Haru, Shizukuya karşı romantik duygular beslerken, Shizuku ise başlangıçta bu durumdan rahatsız olur. Dizi, arkadaşlık, aşk, sosyal uyum ve kişisel gelişim gibi temaları işlerken, karakterlerin birbirlerini anlamaya ve değiştirmeye çalışmalarını konu alır. Tonari no Kaibutsu-kun, komedi, romantizm ve dramı bir araya getiren, izleyicilere keyifli anlar yaşatan bir yapımdır.

Arakawa Under the Bridge, modern Tokyo’da Arakawa Nehri’nin altında yaşayan tuhaf bir topluluğu konu alır. Hikâyenin ana karakteri, başarılı ve zengin bir genç iş adamı olan Kou Ichinomiya (Ric), bir gün hayatını borçsuz yaşama ilkesi yüzünden nehre düşer ve boğulmaktan Nino adında gizemli bir genç kız tarafından kurtarılır. Nino, aslında Venüs’ten geldiğini iddia eden eksantrik bir kızdır ve Ric’in kurtarılma borcunu ödemesi için ondan “aşık olmasını” ister. Bu tuhaf başlangıç, Ric’i Arakawa Nehri altındaki ilginç karakterlerle dolu bir topluluğa katılmaya zorlar. Orada, papaz kılığına girmiş eski bir gangster, yıldız maskesi takan adamlar ve daha birçok absürt figürle tanışır. Seri, absürt mizahı, toplumsal normlara hicvi ve romantik öğeleri harmanlar.

Highschool of the Dead, bir zombi kıyametinin ortasında kalan bir grup lise öğrencisinin hayatta kalma mücadelesini konu alır. Hikaye, Japonyadaki Fujimi Lisesinde başlar; burada, bir virüsün patlak vermesiyle ölüler yeniden canlanır ve kaos başlar. Ana karakterlerden Takashi ve arkadaşları, okuldan kaçmayı başararak hayatta kalmaya çalışırken, zombilerle dolu bir dünyada karşılaştıkları tehlikelerle yüzleşirler. Dizi, arkadaşlık, cesaret ve hayatta kalma temalarını işlerken, aynı zamanda gençlerin ergenlik dönemindeki duygusal karmaşalarını da ele alır. Highschool of the Dead, aksiyon dolu sahneleri ve gerilimli atmosferiyle dikkat çeken bir anime olarak öne çıkıyor.

Krallığın en prestijli şekerkamışı işçiliği olan “Silver Sugar Master” unvanını kazanmak isteyen genç kız Anne Halford, annesinin ölümünden sonra hayalini gerçekleştirmek üzere yola çıkar. Ancak bu dünyada periler insanların kölesidir — insanların onları kontrol etmek için kanatlarını ellerinde tuttuğu bir düzen vardır. Anne, kendisine koruma olması için Challe Fen Challe adında yakışıklı ama asi bir savaş perisini satın alır. Fakat diğer insanlardan farklı olarak, Anne perilere birer “eşya” değil, “canlı” olarak davranır. Bu da zamanla Challe ile arasında özel bir bağ kurulmasına yol açar.

Wang Ling, bir yaşından beri iki yılda bir yeni diyar elde eden, işleyicilikte dahi olan ve kontrolünün ötesinde bir kahramanlığı olan neredeyse yenilmez bir varlıktır. Ama şimdi on altı yaşında olduğu için henüz en büyük savaşıyla karşı karşıya (Lise). Bir başka patlağın ardından gelen meydan okuma ile gösterişten uzak lise hayatı planları git gide daha uzak görünüyor.

Erkek nüfusun çok azaldığı alternatif bir geçmişte, özel olarak seçilen erkek cariyeler Ookudaki kadın şogunun hizmetine verilir.

2000 yıl sonra, zalim şeytan kral reenkarne oldu! İnsanları, doğayı, hatta tanrıları bile yok edebilen Şeytan Kral Anos, onca savaş ve mücadeleden sonra bitap düşmüş ve barışçıl bir dünya arzulayarak gelecekte reenkarne olmaya karar vermiştir. Fakat reenkarnesinden sonra onu bekleyen şey barışa çok alışmış olduğundan dolayı büyülü güçlerin çok zayıflaştığı bir dünyadır!

Kaijunun Avustralyayı tamamen ele geçirmesinin ardından tüm kıta tahliye edilmiş olsa da geride kalan iki kardeş uzun süre önce terk edilmiş ve hurdaya dönmüş bir Jaeger ile umutsuzca kayıp ebeveynlerini aramaktadır.

Cool Doji Danshi, dışarıdan son derece cool (havalı ve ciddi) görünen, ancak aslında sakarlıklarıyla dikkat çeken dört genç adamın gündelik hayatlarını konu alır. Bu karakterler; Hayate, Shun, Takayuki ve Souma, her biri farklı yaşlarda ve mesleklerde olmalarına rağmen ortak bir özelliği paylaşır: sakar ama umursamaz tavırlarıyla çevrelerindekilere hem hayranlık hem sempati uyandırırlar. Her bölümde, bu cool görünümlü ama dalgın gençlerin, sosyal etkileşimlerde yaşadıkları küçük kazalar ve komik durumlar eğlenceli bir şekilde işlenir. Anime; hafif mizahı, sıcak atmosferi ve karakter odaklı anlatımıyla izleyiciye rahatlatıcı bir seyir deneyimi sunar.

*Ijiranaide, Nagatoro-san* (Don’t Toy With Me, Miss Nagatoro), romantik komedi ve slice-of-life türünde bir anime. Utangaç bir lise öğrencisi olan Senpai, kendisinden küçük ama enerjik ve yaramaz bir kız olan Nagatoro’nun alaycı şakalarına maruz kalır. Zamanla ikili arasında eğlenceli ve romantik bir bağ gelişir.

**Baka to Test to Shoukanjuu**: Akihisa Yoshiinin gittiği okulda öğrenciler notlarına göre sınıflara ayrılır ve düşük notlu öğrenciler kötü şartlarda okur. Öğrenciler, küçük canavarlar (Shoukanjuu) ile savaşarak sınıf atlamaya çalışır. Akihisa ve arkadaşları, en kötü sınıf olan F sınıfından başlayarak adaletsiz sistemi değiştirmeye çalışır. Komedi, rekabet ve dostluk temaları öne çıkar.

Miko Yotsuyanın gözleri telefonundaki tek bir noktaya odaklanmaktan sulanmaya başlamıştı. Karşısındaki akıl almaz derecedeki korkunç canavarı görmezden gelirken canavarın ağzından şu sözler çıktı Beni görebiliyor musun? Eskiden Miko alçakgönüllü lise günlerinin tadını çıkarırken normal bir kızdı. O kederli günden beri insanların arasında dolaşan görünmez canavarları görebilen tek kişi o. Miko cesur bir karar alıp kendisine ne olursa olsun o canavarların varlığını kabul etmeme sözü verir. Onlar yokmuş gibi davransa da onların insanları nasıl rahatsız ettiklerini görebilmektedir. En iyi arkadaşı Hana Yurikawa dahil, insanları bu canavarların korumak için bir yandan lise hayatına devam eder bir yandan da onu göz yaşlarına boğsalar da bu canavarlar ile yüzleşir.

**Himouto! Umaru-chan**, okulda mükemmel, güzel ve popüler görünen Umarunun, evde abisinin yanında tembel, oyun ve abur cubur düşkünü birine dönüşmesini konu alır. İkiyüzlü yaşamı ve abisiyle ilişkisi üzerine eğlenceli ve komik olaylar gelişir.

Bilinmeyen ve yeni bir yerde, geçmiş yaşamını hatırlamadan uyanan Kelvin, reenkarnasyon sırasında güçlü yeni yetenekler karşılığında bu anılarını takas ettiğini öğrenir. Bir Çağırıcı olarak yepyeni bir dünyaya doğru ilk takipçisi yani onu buraya getiren Tanrıça ile yola çıkar. Kelvin yeni hayatına bir maceracı olarak başlar ve çok geçmeden yeteneğini bulur. Kötü ruhların antik kalesindeki Kara Şövalyesinden, Bilgenin Gizli Mağarasındaki şeytana kadar, birbiri ardına zorlu düşmanlara karşı mücadelenin tadını çıkarın. Kelvin ve arkadaşları tarihe yazılırken, bu güçlü maceracının heyecan verici destana katılın.

**Grancrest Senki**, kaosun hüküm sürdüğü bir dünyada, idealist bir büyücü olan Siluca ile genç bir asilzade olan Theo’nun, düzeni sağlamak ve barışı getirmek için verdikleri politik ve savaş dolu mücadeleyi anlatır.

**Sora no Otoshimono**, sıradan bir lise öğrencisi Tomoki’nin, gökten düşen melek benzeri yapay varlıklarla komik, romantik ve bazen absürt maceralar yaşamasını konu alır.

Barışçıl Britanya topraklarında bir kıyamet kehaneti gerçeğe dönüşürken saf kalpli bir çocuk, kendini keşfetmek ve intikam almak için bir yolculuğa çıkar.

Reina Aharen, minik, sevimli, sessiz bir öğrenci fakat mesafeyi ve kişisel alanı tahayyül etmekte zorlanan biri. Bazen çok yakınlaşabilirken bazen de metrelerce uzaklıkta olabiliyor! Onun bu tuhaflığını anlamaya çalışan tek insan da hemen yanında oturan Raidou Matsuboshi. Raidou’nun sert bir görünüşü olsa da aslında hayal gücü sınırları aşabilen birisi. Aharen-san wa Hakarenai, bu tuhaf ikilinin, Raidou’nun Aharen’in düşen silgisini kaldırmasıyla başlayan enteresan arkadaşlığı etrafında şekilleniyor. Raidou’nun bu hareketini yanlış yorumlayan Aharen, artık ikisinin en yakın arkadaşlar olduğuna inanıyor. Bu bile en basit şeylerin dâhi onlar için ne kadar karmaşıklaşabileceğini kanıtlar nitelikte.

Bir oyuncu, oyun sırasında uyuyakalır ve uyandığında kendini, oynadığı karakter olan iskelet zırhlı bir şövalye olarak bambaşka bir dünyada bulur. İsmini Arc koyan bu ana karakter, hem dış görünüşünü (korkutucu bir iskelet olması) gizlemek zorunda kalır hem de yeni dünyada özgürce dolaşmak ister. Ancak kendini kısa sürede köle ticareti, krallık entrikaları ve kötülükle savaşın ortasında bulur. Arc, hem adaletsizlikle savaşırken hem de kendi lanetini (iskelet bedeni) çözmenin bir yolunu aramaya başlar.