Keşfet

”Good Night World”, Arima ailesinin dört üyesinin (Taichiro, Asuma, Kojiro ve Sayaka) gerçek hayatta parçalanmış ilişkilerini ve sanal dünyadaki etkileşimlerini konu alır. Her biri, “Planet” adlı sanal gerçeklik MMORPG oyununda “Akabane Ailesi” adı altında bir araya gelirler. Ancak, oyundaki bu mutlu aile birliğinin, gerçek hayattaki aile üyeleri olduklarının farkında değillerdir.   Hikaye ilerledikçe, sanal ve gerçek dünya arasındaki sınırlar bulanıklaşır. Oyunda karşılaştıkları “Kara Kuş” adlı son boss, sadece sanal bir tehdit değil, aynı zamanda gerçek dünyada da tehlikeler yaratmaktadır. Bu durum, aile üyelerinin hem sanal hem de gerçek dünyada yüzleşmeleri gereken zorlukları beraberinde getirir.

Tensura Nikki: Tensei Shitara Slime Datta Ken, Rimuru ve arkadaşlarının fantastik dünyadaki günlük yaşamlarını konu alan, eğlenceli bir yan hikayedir. Rimurunun liderliğindeki topluluk, gündelik aktiviteler, festivaller ve komik anlarla dolu bir hayat sürerken, izleyicilere keyifli bir deneyim sunar.

Ana karakter Shinpei Ajiro, çocukluk arkadaşı Ushio Kofune’nin ölüm haberini alıp doğduğu ada olan Hitogashima’ya döner. Başta normal bir ölüm gibi görünse de, olayların ardında gizemli ve doğaüstü güçlerin olduğunu fark eder. Ada halkı, “gölge” adını verdikleri kopyalanmış insanlarla karşı karşıyadır. Shinpei, zamanın belli noktalarında geri sarıldığını keşfeder ve bu yeteneği kullanarak adanın yok oluşunu engellemeye çalışır.

Shizamu Toyohisa, Sekigahara Savaşı’nda çarpışıyorken İi Naomasa’yı ölümcül bir şekilde yaralamayı başarır. Ancak, bu esnada kendisi de ağır yaralanır. Savaş alanında her tarafı kanlar içinde yürürken, Toyohisa kendisini bir anda kapılarla dolu bir koridorda bulur. Bu koridorun sonundaki masada bekleyen gözlüklü adam Murasaki, dibindeki kapıyı işaret eder ve Toyohisa gözlerini farklı bir dünyada açar. Orada, kendisi gibi ışınlanmış büyük savaşçılarla karşılaşır ve Drifters adlı bir grubun parçası hâline gelir.

Akane Tendo yeni nişanlısı Ranma Saotome ile tanışır. Dövüş sanatları ustası olan Ranmanın tuhaf bir özelliği vardır: Soğuk suyla temas ettiğinde sihirli biçimde bir kıza dönüşür.

Bir oyuncu, oyun sırasında uyuyakalır ve uyandığında kendini, oynadığı karakter olan iskelet zırhlı bir şövalye olarak bambaşka bir dünyada bulur. İsmini Arc koyan bu ana karakter, hem dış görünüşünü (korkutucu bir iskelet olması) gizlemek zorunda kalır hem de yeni dünyada özgürce dolaşmak ister. Ancak kendini kısa sürede köle ticareti, krallık entrikaları ve kötülükle savaşın ortasında bulur. Arc, hem adaletsizlikle savaşırken hem de kendi lanetini (iskelet bedeni) çözmenin bir yolunu aramaya başlar.

Tanrıça Ristarte, çok tehlikeli bir dünyayı kurtarmak için bir kahramana ihtiyaç duyar ve Seiya Ryuuguuin adında inanılmaz güçlü birini çağırır. Ama Seiya’nın bir problemi vardır: Absürt derecede temkinli davranır! Her savaşta aşırı hazırlık yapar, zayıf düşmanlara karşı bile tüm gücünü kullanır ve hiçbir şeyi şansa bırakmaz. Başta komik gelse de, hikâye ilerledikçe Seiya’nın bu aşırı temkinli davranışlarının arkasında duygusal bir geçmiş olduğu ortaya çıkar.

Ücra bir dojoyu işleten orta yaşlı kılıç ustası Beryl Gardenant’ın sakin hayatı eski öğrencisi ve Kraliyet Şövalyeleri Birliği’nin Kumandanı Allucia’nın gelişiyle ciddi biçimde değişmek üzeredir! Şehir hayatı. Eski öğrenciler. Yeni dostlar ve zorlu düşmanlar. Bunlar ona biraz fazla gelse de yıllardır kılıç çalışan Beryl üstün yeteneklere ve “ücraların kılıç üstadı” ünvanına sahiptir.

Izumi, hayatı talihsizliklerle dolu bir lise öğrencisidir. Küçüklüğünden beri eve hep yara bere içinde gelirdi. Bu şanssızlığından dolayı günleri hep talihsiz olaylarla geçiyordu- ta ki Shikimori ile çıkmaya başlayana dek. Shikimori her bakımdan harika bir sevgili; tatlı sevimli ve Izumi’ye inanılmaz derecede aşık. Ancak Shikimori’nin çekiciliği her zaman geçerli değil. Bazen olabilecek en havalı ama korkunç kıza dönüşüyor. Shikimori’nin talepkâr mevcudiyeti ve Izumi’nin iyiliği için gösterdiği o içten ilgisi Izumi’nin nefesini kesiyor. Hem tatlı hem de havalı olan Shikimori’nin hayatına girmesiyle birlikte Izumi’nin talihsiz günleri son buluyor. İkisini de mutlu ve huzurlu günler bekliyor.

Avrupada vampirlere karşı verilen savaşta en önde savaşan kurum olan Hellsing Institute ve onun gizli silahı Alucard, son görevde bir köyü neredeyse tamamen zombi haline getiren ve onların kanıyla beslenen bir vampire karşı savaşmaya giderler. Aynı köye bir süre önce gönderilen polis güçleri saldırıya uğramış ve içlerinden sadece acemi polis memuru Seras Victoria sağ kalmıştır. Tam vampirin eline düşmüşken içeri Alucard girer ancak dövüş sırasında Seras yaralanır. Ona ölmek üzere olduğunu söyleyen Alucard, Serasa iki seçenek sunar: Ya orada ölecektir, yada Alucardın kanını içerek yeniden doğacaktır. Seras ikincisini seçer. Araştırmaları esnasında yeni bir tür vampir ile karşılaşırlar. Bu tür doğuştan yada bir vampir ısırığı ile değil yapay yollarla oluşmaktadır.

Tower of God hayatının büyük kısmını büyük ve gizemli kalenin altında geçirmiş, yalnız yakın arkadaşı Rachel ile birlikte olan 25. Bam isimli çocuğu konu alıyor. Rachel kaleye girdiğinde Bam da kapıyı açmayı başarıyor ve en yakın arkadaşını bulmaya çalışırken bu kalenin her katında zorluklarla yüzleşiyor.

Bir oyun geliştiricisi olan Satou, yoğun iş temposunda çalışırken uykusuzluktan bayılır ve kendini bir anda geliştirdiği oyunun dünyasında bulur. Başta düşük seviyede olsa da, bir büyü dalgası sayesinde hemen yüksek seviyelere ulaşır. Artık aşırı güçlüdür ve bu yabancı dünyada yolculuk yaparken, farklı ırklardan dostlar edinir, maceralara atılır, tehlikelerle yüzleşir. Ama Satou’nun amacı savaşmak değil — sakin bir şekilde dünyayı keşfetmek ve huzur bulmak istiyor.

Gouda Takeo, lise birinci sınıf öğrencisidir. (Tahmini olarak) ağırlığı 120 kg, boyu 2 metredir. Günlerini kızlar arasında süper popüler olan, henüz duyarsız olan çocukluk arkadaşı Sunakawa ile barış içinde geçirmektedir. Bir gün trenle okula giderken, Takeo bir kızı Yamato’nun elinden, sapıklık yapacakken kurtarır. Bu, Takeo için yeni bir baharın başlangıcı mı olacaktır?

Staz, cehennemin doğu bölgesinin vampir lideridir, ama insan kanını pek sevmemektedir. İnsan kanı yerine Japon kültürüyle ilgilenen çaresiz bir otakudur. Cehenneme kaza eseri Yanagi Fuyumi isimli genç bir japon kızı düştüğünü duyunca yerinde duramaz. Ne yazık ki Staz bölgesine giren davetsiz bir misafirle uğraşırken, zavallı Fuyumi bir yaratık tarafından öldürülüp hayalete dönüşmüştür. Çaresiz Staz Fuyumi’ye bir yolunu bulup onu tekrar yaşama döndüreceği üzerine yemin eder.

Tada Banri, liseden mezun olduktan sonra Tokyoda bir üniversiteye kaydolur. Ancak, mezuniyet gününde geçirdiği bir kaza sonucu hafızasını kaybeder.Banri, yeni hayatına başlarken, geçmişini hatırlamaya çalışır ve bu süreçte yeni arkadaşlar edinir. Kōko Kaga adında bir kızla tanışır ve aralarında bir aşk hikayesi başlar. Kōko, Banrinin hayatında önemli bir yer edinir. Dizi, Banrinin geçmişiyle yüzleşmesini, yeni ilişkiler kurmasını ve aşkın karmaşıklıklarını keşfetmesini konu alır.

Kazuya, Victorique ile tanışır ve onunla birlikte çeşitli gizemleri çözmeye başlar. Dizi, Victoriquenin dedektiflik becerilerini kullanarak, cinayetler ve diğer gizemli olayları araştırmasını konu alır. İkili arasındaki ilişki, hem dostluk hem de romantik bir bağ geliştirir.

Her şey, Koredeki tüm liselerin arasından en güçlü dövüşçüyü bulma amacıyla yapılan dövüş turnuvasıyla başlamıştır. Bir tekvando uzmanı ve lise öğrencisi olan Mori Jin, çok geçmeden turnuva sahnesinin altında çok daha büyük bir şeyin yattığını öğrenir.

Hellsing Ultimate, vampirler, hortlaklar ve diğer doğaüstü varlıklarla savaşan gizli bir organizasyon olan Hellsing Örgütünün hikayesini anlatır. Ana karakter Alucard, Hellsingin en güçlü vampiridir ve insanları korumak için düşmanlarıyla amansız bir mücadeleye girer. Dizi, Alucardın yanında yer alan Seras Victoria ve Hellsingin lideri Sir Integra Hellsing ile birlikte, karanlık güçlere karşı verdikleri savaşı ve insanlık için tehlike oluşturan varlıkların üstesinden gelme çabalarını konu alır. Hellsing Ultimate, aksiyon dolu sahneleri ve derin karakter gelişimi ile dikkat çeker.

Shoshimin: How to Become Ordinary, sıradan bir yaşam sürmeyi hedefleyen iki lise öğrencisi, Jiro Nagahara ve Mikan Kōdanın hikayesini anlatır. Jiro, geçmişte yaşadığı bir olay nedeniyle dikkat çekmekten kaçınırken, Mikan da aynı şekilde sıradan olma arzusundadır. İkili, okul hayatlarında sıradan kalmaya çalışırken, çeşitli gizemli olaylarla karşılaşırlar. Bu olayları çözmeye çalışırken, hem kendi sıradanlık hedeflerine ulaşmaya çalışırlar hem de birbirlerine destek olurlar. Dizi, gizem, okul hayatı ve romantizm unsurlarını birleştirerek, sıradanlığın peşindeki gençlerin maceralarını konu alır.

Teogonia, insanların ve yarı insan ırklarının amansız çatışmalarının yaşandığı bir evrende geçiyor. Hikayenin ana karakteri Kai, Rag köyünde yaşayan sıradan bir gençtir. Kai, köyünü korumak ve ailesinin geçmişini öğrenmek için mücadele ederken, tanrılar ve doğaüstü varlıklarla dolu bir dünyada kendini bulur. Dizi, Kainin bu zorlu yolculuğunda karşılaştığı düşmanlar, dostluklar ve içsel çatışmalarla dolu bir macerayı anlatıyor. Teogonia, aksiyon, dram ve fantastik unsurları bir araya getirerek izleyicilere sürükleyici bir deneyim sunuyor.